Sunday, May 30, 2021

ŞÜKÜR Kİ İŞİTEBİLİYOR, ŞÜKÜR Kİ DİNLEYEBİLİYORUZ!

İşiterek öğrenme, şifahi kültür aslında kültürümüzde var, ama ne yazık ki modern zamanlarda buna da radyo, sesli kitaplar vs. ile önce Batı ülkeleri sahip çıktı. Neyse ki biz de uyandık. ClubHouse uygulaması sosyal medyada işitme duyusunun zaferidir. Görme duyusu elbette bir nimettir. Ama diğer duyularımızın, özellikle işitme duyumuzun önemini göz ardı edemeyiz. En son çıkan We Are Social raporu Ekim 2020'de çıkmıştı. O rapora göre online aktiviteler arasında Podcastler dinleme oranı %43 oranında. Bu da kullanıcı davranışında sesin ön plana çıktığını gösteriyor. İnsanın çeşitli duyu organlarını aynı anda kullanarak öğrenmesi elbette verimlidir, ancak bu, bizi işitme yoluyla öğrenmenin çok verimli ve kıskanç olmayan, yani başka işler yaparken öğrenmemize izin veren bir yöntem olduğunu unutturmamalıdır diye her zaman anlatmışımdır.30 yıldır eğitimciyim. Dinlemenin önemini her zaman vurgulamışımdır. İşitme duyusunu sonradan kaybedenler arasında depresyona girme oranının görme duyusunu sonradan kaybedenler arasında depresyona girme oranından yüksek olduğuna dair bir araştırma okumuştum. Dinleyelim derim. 
-------------------------------
Kitabı imzalı edinmek isteyen dostlar, savassenel@gmail.com
adresine yazabilirler. 
-----------------
-------------------------

SAVAŞ ŞENEL KİTAPLARI

AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI

Kitabın Tanıtım Videosu
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com



(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

ÇAY SAATİ İÇİN HAFİF YAZILAR


(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)





(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

-------------------

Sunday, June 02, 2019

YABANCI DİL SERÜVENİMİZ HAKKINDA YERLİ YAZILAR




Bu kitap,Türkiye’de İngilizce-yabancı dil öğretimi konusunda süregelen ve bir kısmı değişmesi gereken yaklaşım ve uygulamalar konusunda görüşlerimi içermekte.Bu görüşler ve deneyimler elbette öznellik taşımaktadırlar,fakat göz ardı edilemeyecek düzeyde bir nesnelliğe de sahip oldukları söylenebilir.Benim İngilizce öğretmeni olmam,size kitabın sadece İngilizce öğrenimiyle ilgili olduğunu fikrini verebilir ; kitabın hedeflediği okur kitlesi de öncelikli olarak İngilizce-yabancı dil öğretmenleri gibi görünmektedir.Fakat kitapta, anadilde yeterliliğin eğitimdeki önemi,öğretmene bağlı,ama ondan bağımsız(asenkron) öğrenme, öğrenciyi doğru kaynaklarla tanıştırma gibi konular ele alınmaktadır.Söz konusu bu başlıklarınsa her branştan eğitimcinin ilgi alanına giren konular olduğu fikrindeyim.
-------------------------------
Kitabı imzalı edinmek isteyen dostlar, savassenel@gmail.com
adresine yazabilirler. 
-----------------
-------------------------

SAVAŞ ŞENEL KİTAPLARI

AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI

Kitabın Tanıtım Videosu
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com



(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

ÇAY SAATİ İÇİN HAFİF YAZILAR


(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)





(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

-------------------

Wednesday, January 24, 2018

BUNLARA BEN ÇOK ŞAŞIRMIŞTIM, SİZ DE OKUYUNCA ŞAŞIRACAKSINIZ! BEN ARTIK GÜLÜP-GEÇİRİYORUM!


Bu yazımda sizlerle şaşkınlık veren anılarımı paylaşacağım. Bunların ortak noktası aldığım ikazlar ve tepkilerdir. Elbette değişik kusurlarımla idarecilerimden, çalışma arkadaşlarımdan veya öğrencilerimden haklı ikazlar veya tavsiyeler almışlığım vardır. Fakat bu yazımda biraz daha “tuhaf” ikazlardan söz etmek istiyorum.

Anadilde okumalar

Birinci olay şuydu: Bir zamanlar ÖSS sınavı için “YDS İngilizce” diye adlandırılan, şu anda LYS-5 İngilizce adı verilen bir sınava hazırlık dersleri veriyordum. Öğrencilerin anadillerindeki yetersizliklerinin, hem İngilizce’yi hem de diğer dersleri etkilediğini düşünüyordum. Dolayısıyla onlardan Türkçe dersine giren hocalarından bir okuma listesi almalarını ve günde 10 sayfa okumalarını istedim. Yanlış anlamalara sebep olmamak için ben kitap tavsiye etmedim, yalnızca “çeviri eserlerden kaçının, çünkü çevirileri kaliteli olmayabiliyor, Türk klasikleri tercihimdir” dedim. Derken bir grup öğrenci “biz buraya Türkçe değil, İngilizce öğrenmeye geldik” diye beni idareye şikayet etti. Ama sağolsunlar idarecilerimiz bana ve diğer hocalara arka çıktılar. Şu anda kendi anadilinde okuyup-anlama düzeyimizin çok düşük olduğu söyleniyor. Demek ki doğru yoldaymışım!

Satıcı Öğretmen

Bir başka olay da şöyle gelişti: Bir ara çalışma arkadaşlarımızla birlikte yazmış olduğumuz ve benim de eş - yazarlarından olduğum bir ders kitabını almaları için öğrencileri teşvik ediyorduk. Bu konudan fazla bir maddi beklenti içine girmemiştim. Elbette paraya ihtiyacım vardı ve para önemlidir, ama bu çalışmanın okul adına yapılması ve benim de içinde adımın geçmesi bana yetiyordu.  Öğrencilerimizin bu işi daha çok menfaat için yaptığımızı düşünmeleri riskini göze alarak kitabı almalarını teşvik ediyorduk. Çünkü kitap gerçekten kusurları-güzel yanlarıyla öğrencilerimizin ihtiyaçlarına göre hazırlanmıştı. Bir ara kitabı akıllı tahtada sunmaktan kaçınmamız söylendi. Ben de bir süre öyle yaptım ve öğrencilerime kitap almaları gerektiğini anlattım. Kitabın yazarlarından birisi olduğum için bu durum benim için rahatsız ediciydi. Çünkü öğrenci grubu gençti ve bir konuya bir kaç açıdan bakamıyordu ve bu durumda o dönemlerde kendi yazmış olduğu 3 kitabı olan ve onlardan bile öğrencilere söz etmeyen birisi olarak, bu kitap sebebiyle biraz tezgahtar durumuna düşüyordum.

Derken kalabalık sınıflarda öğrencilerin bir kısmı kitabı almadılar. Dolayısıyla ben tekrar kitabı akıllı tahtada açmaya başladım. Daha sonra bu konuda idarecimden uyarı aldım. Yani sınıfın yarısı kitapsız otururken ve sınıfta akıllı tahta varken ve oldukça haşarı bir sınıfken ben akıllı tahta kullanmayacaktım. Evet ben kitapçıyımdır. Yani her öğrencinin teknolojiyi kullanmak yanında kitaba, kaleme dokunmasını, yazmasını, not almasını istedim - isterim. Öğrencileri bu konuda çokça zorladım da, ama bir noktadan sonra hangi bakış açısıyla akıllı tahtayı kullanmadık ve öğrencileri kitap almak konusunda bu kadar zorladık ve ben neden bu konuda ikaz aldım, bugün bile anlamış değilim. Benim işim kitap satmak değildi, eğitimdi.

Deneyim paylaşmak yerine, gereksiz sindirme çabası

Bir başka olay ise, kurumda ilk seneme başlıyor olmam, öğrencilerin de birinci sınıfta olmaları dolayısıyla sıkı bir başlangıç yaptırma amacıyla, sıkı bir şekilde ilgilendiğim bir sınıftan bir grup öğrenciyle ilgili. O sene yöneticimizle aynı kampüste değildik ve bu durumda diğer İngilizce öğretmeni arkadaşımla birlikte daha da ciddî bir tutum sergiliyorduk. Çünkü orada resmî anlamda olmasa da, duruş olarak bölümü temsil eder durumdaydık. Derken bir bölümün bir sınıfındaki bir grup öğrenci benim derslerde İngilizce öğretmediğimi, onun yerine İngilizce nasıl öğrenilir, ondan söz ettiğimi iddia etmişler. Haftada 3 saat dersimde ben İngilizce öğretmeden başlangıç düzeyde kitabı yüzde 80’ini sınıfta işleyerek bitiriyorum vs. Üniversite öğrencisine 3 saat ELT vermişim gibi bir durum ortaya çıkıyor. Yöntem verme konusunda ise yaptığım, sözgelimi bir okuma parçasını okurken, bu konuda başarılı olmak için yapmaları gereken çalışmalara yeri geldikçe değinmemdi. Öğrencilerimle sınıfta ilgileniyor, ayrıca Google drive’da dokümanlar yüklüyor, yapıp-yapmadıklarını kontrol ediyor ve Whatsapp’ten sorularına tek tek cevap veriyordum. Bu konudaki uyarı da bana sene sonunda geldi. Çok önemliyse, neden olay sıcakken ikaz almadım? Halbuki bu sınıf ve bölüm disiplinleriyle (!) ünlü, benden sonraki hocalarına da kök söktüren, ve sonrasında final sınavında toplu kopya çeken ve ceza alan bir sınıfmış! Bu sınıfın şikayetini beni haklı olduğum konularda sindirmek için şimdi bile unutamadığım bir üslupla bana taşımak... Yazık...

Meslektaşımın anlamsız davranışı

Yine yıllar önce çalışmış olduğum üniversitede amirliğimi yapmış olan bir büyüğümle sosyal medyada rastlaştık ve konuşmaya başladık. Bir ara “sana ilginç bir şey söyleyeceğim” dedi. Ben de “buyrun hocam” dedim. Söylediği şey gerçekten ilginçti. Ben o yıllarda hazırlık okulundaki öğrencilerime “her gün düzenli olarak 5-10 sayfa İngilizce seviyeli hikaye kitabı okumalısınız, bu konuyla ilgili olarak ara sıra yoklayacağım sizi” dediğim için aynı kurumdaki meslektaşım benim hakkımda rektörümüze öğrencilerin dikkatini dağıttığıma ve onları yanlış yönlendirdiğime dair bir şikayet e-maili yazmış. Ben şaşkınlık içinde “hocam başka bir sebebi olmasın, hani belki üslubum sertti, belki çok ısrar ettim. Sadece bunun için e-mail yazmış olamaz!” diye bir kaç kez sordum. Cevap ise “Üslübunla ilgili bir sorun veya ısrarcılık gibi başka sebep yok. Hoca, seni sadece İngilizce hikaye kitabı önerdiğin için rektöre şikayet etti” dedi. “Allah başka dert vermesin!” diyorum.

Deney grubu

Yazımı bence hoş bir anıyla kapatayım: Yine uzun yıllar önce bir dersanede öğrencileri o zamanki adıyla ÖSS İngilizce – YDS İngilizce sınavına hazırlarken, öğrencilerime haftalık sürekli çalışmalar önerdim. Bunlar günde 10 - 15 sayfa İngilizce hikaye kitabı, 5-10 sayfa Türk klasiklerinden okuma, yolda geçen ve metinsel, kitabi çalışma yapamadıkları, okuyamadıkları soru çözemedikleri zamanlarda dinlemeler yapma gibi çalışmalardı. Dinleyecekleri sesli dokümanları sınavdaki içeriğe göre belirliyor ve öğrencilere veriyordum O zamanlar internet Google drive, flash-disk vs. yoktu, dolayısıyla kaset veriyordum. Bu şekilde zihinleri İngilizceye hatırı sayılır düzeyde aşina oluyor ve üniversiteyi kazandıklarında konuşma, telaffuz vs. gibi konularda zorluk çekmiyorlardı. Derken bir grup öğrenci benim önerdiğim çalışmaları yapmak istemediklerini söyledi. Bu durumda, benim muhtemelen sitem edeceğimi düşündüler. Ben de dedim ki: “Siz bilirsiniz, ama bir şartım var. Bu çalışmaları sınava kadar yapmayacaksınız.” Şaşırdılar ve birisi “neden?” diye sordu. Ben devam ettim: “Bu çalışmaları yapanlarla yapmayanları kıyaslamam için iki gruba ihtiyacım var. Yani sene sonunda bu çalışmaları yapmadığınız hâlde başarılı olabilirsiniz. Fikrim değişir. Bu konuda yardımınıza ihtiyacım var.” Çocuklar  şaşkın bir hâlde bir süre düşündüler ve “hayır söz veremeyiz” dediler. İnatları kuşkuya dönüşmüştü. Başlangıç olarak bana yeterdi!
-----------------
İngilizce Kolay Facebook
İngilizce - Yabancı Dil Öğrenmede Danışmanlık Hizmetimiz
-------------------------

SAVAŞ ŞENEL KİTAPLARI

AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI

Kitabın Tanıtım Videosu
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com



(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

ÇAY SAATİ İÇİN HAFİF YAZILAR


(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)





(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

-------------------

Saturday, October 14, 2017

İNGİLİZCE - YABANCI DİLDE KELİME ÖĞRENMENİN YOLLARI

-------------------------

SAVAŞ ŞENEL KİTAPLARI

AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI

Kitabın Tanıtım Videosu
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com



(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

ÇAY SAATİ İÇİN HAFİF YAZILAR


(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)





(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

-------------------

Wednesday, August 30, 2017

İNGİLİZCE VEYA BAŞKA BİR DİLİ KONUŞMANIN YOLLARI

-------------------------

SAVAŞ ŞENEL KİTAPLARI

AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI

Kitabın Tanıtım Videosu
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com



(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

ÇAY SAATİ İÇİN HAFİF YAZILAR


(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)





(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

-------------------

Friday, June 30, 2017

NELER ÇEKMİŞİZ İNGİLİZCE - YABANCI DİL ÖĞRENİRKEN!



Geçenlerde bir tanıdığımla Skype üzerinden görüşüyordum. Ben Üsküdar’daydım o ise, Amerika’da bir şehirden diğerine giden bir uçaktaydı. Görüşmemizi yazarak sürdürüyorduk. Konuşmamız da mümkündü, büyük olasılıkla.

Onunla görüşmemiz bitince, çocukluğumda evimize bağlanan telefonu hatırladım. Ev sahibimizin adınaydı ve telefon bizim daireye bağlanmıştı. Kendi dairelerinde de telefon vardı, çünkü (sanıyorum) o sıralar telefon hatları satın almak bir tür yatırımdı.

Apartmanda telefonu olan tek aile bizdik ve komşular da ihtiyaç olduğu zaman, telefon görüşmesi yapmak için bize gelirlerdi veya acil durumlarda onlara ulaşabilmeleri için bizim telefon numaramızı tanıdıklarına verirlerdi. Telefonumuz, yukarıdaki fotoğraftaki gibi, çok hoş bir zil sesiyle çalan, kırmızı bir telefondu. Tabiî ki bizim telefonumuzun üzerinde merhum annemin örmüş olduğu küçük, dantel bir örtü de bulunuyordu!

O dönemlerde nişanlı olan bir komşu kızı da, nişanlısıyla görüşmek üzere bizim telefonumuzu kullanmak için gelirdi ve zaman zaman ailece nişanlısıyla tartışmalarına tanık olurduk. Çünkü telefon evin salonundaydı ve orayı oturma odası olarak kullanıyorduk.

O zamanki teknolojiyle, söz gelimi Kırşehir’deki bir akrabamızla görüşme yapmak istediğimizde, PTT’yi arıyor, Kırşehir ile görüşme yapmak istediğimizi söyleyip, numarayı veriyorduk. Normal şartlarda saatlerce beklememiz gerekiyordu. “Acele” derseniz 2-3 saat “yıldırım” derseniz, sanıyorum yarım saat içinde sizi istediğiniz numaraya bağlıyorlardı. Elbette son iki hizmetin ücreti faturaya oldukça yüksek rakamlar olarak yansıyordu.

Fakat şimdi ben Amerika’da seyahat eden bir uçaktaki arkadaşımla Üsküdar’dan neredeyse sıfır maliyetle konuşabiliyorum. Kızım yurt dışındaki kuzeniyle aynı zamanda Skype üzerinden konuşarak online bir oyun oynayabiliyor.

Gelelim İngilizce öğrenmek için yaşadıklarıma:

İngilizce serüvenimde ilk etki babamdandır. Bundan 40 - 45 yıl önce ülkemizde İngilizce veya diğer yabancı dilleri bilenlerin bugünkü kadar çok olmadığı bir dönemde, babamın yabancılarla konuşabilmesi, iş yerinde yurt dışına gidilmesi gereken konularda tercih edilmesi vs. beni etkilemişti.

İngilizce konusunda beni ileri götüren ikinci kaldıraç, hikaye kitapları olmuştur. Bir gün Kadıköy’deki Gençlik Kitapevinde İngilizce hikâye kitapları görüm ve okumaya başladım. Kitabın adı sanıyorum “April Fool’s Day” adlı kitaptı. Birinci düzeyde bir kitaptı, ama İngilizce bir kitabı anlamak hoşuma gitmişti.

Sonra bu kitapların ses kasetlerini keşfettim. O zamanlar, İngilizce yayın bulmak, “Dünya Radyosu” adı verilen ve kısa dalga bandı çok çeşitli olan bir radyoyla mümkündü. Ama ben o zamanlar bunu bilmiyordum. Kasetlerle devam ettim. Sonra CD’ler çıktı .

Bir ara TRT FM, kimi zaman TRT televizyonunda yayınlanan Amerikan-İngiliz filmlerinin İngilizce orijinal seslendirmesini eş zamanlı olarak vermeye başlamıştı. Bu türden film yayınının yapıldığı günleri heyecanla beklediğimi hatırlıyorum!

Hatta İngilizce konuşmalar dinleyebilmek için, İngilizce film oynatan video cihazını teybe bağlayıp, kaydediyor ve yürürken dinliyordum. Üniversiteye gittiğimde ilk sene British Library’den bulabildiğim her kaseti ödünç alıp-dinledim.

Derken MP3 çalarlar, Ipodlar, internet ve akıllı telefonlar çıktı. Bugün internetten her dilde görsel - işitsel yayınları takip edebilir, benim yaptığım gibi Fransız radyosu veya başka bir ülkenin radyosunu dinleyebilirsiniz. Sosyal medya da akıllıca kullanılırsa, İngilizce – yabancı dil öğreniminde büyük yararlar sağlayabilir. Fakat bizim araçlarımız kısıtlıydı ve bu belki de odaklanmamızı sağlıyordu. Bugünse çok çeşitli araçların var olması, öğrencinin dikkatini dağıtabiliyor. Bu açıdan, öğrencilerin odaklı çalışmaları konusunda öğretmenlere ve danışmanlara büyük iş düşüyor. Yukarda saymış olduğum gelişimlere ek olarak, bugünlerde fark ettiğim bir şey de İngilizce videolar artık İngilizce alt yazıyla yayınlanıyor. Büyük bir devrim midir? Bunca şey arasında büyük bir devrim sayılmaz. Fakat bu yeni özellik de, bana eski yoksunluk günlerimizi hatırlattı ve bu yazıyı yazmama sebep oldu.

Zamanla her şey değişiyor...
 -----------------
İngilizce Kolay Facebook
İngilizce - Yabancı Dil Öğrenmede Danışmanlık Hizmetimiz
-------------------------

SAVAŞ ŞENEL KİTAPLARI

AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI

Kitabın Tanıtım Videosu
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com



(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

ÇAY SAATİ İÇİN HAFİF YAZILAR


(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)





(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

-------------------