Geçenlerde bir tanıdığımla Skype üzerinden görüşüyordum.
Ben Üsküdar’daydım o ise, Amerika’da bir şehirden diğerine giden bir uçaktaydı.
Görüşmemizi yazarak sürdürüyorduk. Konuşmamız da mümkündü, büyük olasılıkla.
Onunla görüşmemiz bitince, çocukluğumda evimize bağlanan
telefonu hatırladım. Ev sahibimizin adınaydı ve telefon bizim daireye bağlanmıştı.
Kendi dairelerinde de telefon vardı, çünkü (sanıyorum) o sıralar telefon hatları satın almak bir tür yatırımdı.
Apartmanda telefonu olan tek aile bizdik ve komşular da ihtiyaç
olduğu zaman, telefon görüşmesi yapmak için bize gelirlerdi veya acil durumlarda
onlara ulaşabilmeleri için bizim telefon numaramızı tanıdıklarına verirlerdi.
Telefonumuz, yukarıdaki fotoğraftaki gibi, çok hoş bir zil sesiyle çalan, kırmızı bir telefondu. Tabiî ki bizim telefonumuzun üzerinde merhum annemin örmüş olduğu küçük, dantel bir örtü de bulunuyordu!
O dönemlerde nişanlı olan bir komşu kızı da, nişanlısıyla
görüşmek üzere bizim telefonumuzu kullanmak için gelirdi ve zaman zaman ailece nişanlısıyla tartışmalarına tanık olurduk. Çünkü telefon evin salonundaydı ve
orayı oturma odası olarak kullanıyorduk.
O zamanki teknolojiyle, söz gelimi Kırşehir’deki bir
akrabamızla görüşme yapmak istediğimizde, PTT’yi arıyor, Kırşehir ile görüşme
yapmak istediğimizi söyleyip, numarayı veriyorduk. Normal şartlarda saatlerce
beklememiz gerekiyordu. “Acele” derseniz 2-3 saat “yıldırım” derseniz,
sanıyorum yarım saat içinde sizi istediğiniz numaraya bağlıyorlardı. Elbette
son iki hizmetin ücreti faturaya oldukça yüksek rakamlar olarak yansıyordu.
Fakat şimdi ben Amerika’da seyahat eden bir uçaktaki
arkadaşımla Üsküdar’dan neredeyse sıfır maliyetle konuşabiliyorum. Kızım
yurt dışındaki kuzeniyle aynı zamanda Skype üzerinden konuşarak online bir oyun
oynayabiliyor.
Gelelim İngilizce öğrenmek için yaşadıklarıma:
İngilizce serüvenimde ilk etki babamdandır. Bundan 40 - 45 yıl
önce ülkemizde İngilizce veya diğer yabancı dilleri bilenlerin bugünkü kadar çok olmadığı
bir dönemde, babamın yabancılarla konuşabilmesi, iş yerinde yurt dışına gidilmesi
gereken konularda tercih edilmesi vs. beni etkilemişti.
İngilizce konusunda beni ileri götüren ikinci kaldıraç,
hikaye kitapları olmuştur. Bir gün Kadıköy’deki Gençlik Kitapevinde İngilizce hikâye
kitapları görüm ve okumaya başladım. Kitabın adı sanıyorum “April Fool’s Day”
adlı kitaptı. Birinci düzeyde bir kitaptı, ama İngilizce bir kitabı anlamak
hoşuma gitmişti.
Sonra bu kitapların ses kasetlerini keşfettim. O zamanlar,
İngilizce yayın bulmak, “Dünya Radyosu” adı verilen ve kısa dalga bandı çok
çeşitli olan bir radyoyla mümkündü. Ama ben o zamanlar bunu bilmiyordum.
Kasetlerle devam ettim. Sonra CD’ler çıktı .
Bir ara TRT FM, kimi zaman TRT televizyonunda yayınlanan
Amerikan-İngiliz filmlerinin İngilizce orijinal seslendirmesini eş zamanlı olarak vermeye
başlamıştı. Bu türden film yayınının yapıldığı günleri heyecanla beklediğimi
hatırlıyorum!
Hatta İngilizce konuşmalar dinleyebilmek için, İngilizce
film oynatan video cihazını teybe bağlayıp, kaydediyor ve yürürken dinliyordum.
Üniversiteye gittiğimde ilk sene British Library’den bulabildiğim her kaseti
ödünç alıp-dinledim.
Derken MP3 çalarlar, Ipodlar, internet ve akıllı
telefonlar çıktı. Bugün internetten her dilde görsel - işitsel yayınları takip edebilir, benim yaptığım gibi Fransız radyosu veya başka bir ülkenin radyosunu dinleyebilirsiniz. Sosyal medya da akıllıca kullanılırsa, İngilizce – yabancı dil
öğreniminde büyük yararlar sağlayabilir. Fakat bizim araçlarımız kısıtlıydı ve
bu belki de odaklanmamızı sağlıyordu. Bugünse çok çeşitli araçların var olması,
öğrencinin dikkatini dağıtabiliyor. Bu açıdan, öğrencilerin odaklı çalışmaları
konusunda öğretmenlere ve danışmanlara büyük iş düşüyor. Yukarda saymış olduğum
gelişimlere ek olarak, bugünlerde fark ettiğim bir şey de İngilizce videolar
artık İngilizce alt yazıyla yayınlanıyor. Büyük bir devrim midir? Bunca şey
arasında büyük bir devrim sayılmaz. Fakat bu yeni özellik de, bana eski yoksunluk
günlerimizi hatırlattı ve bu yazıyı yazmama sebep oldu.
Zamanla her şey değişiyor...
-----------------