“Neden İngilizce konuşamıyorum?” sorusunu sık sık duyarım. Bu sorunun cevabı genellikle sadece İngilizce’nin kendisiyle ilgili değildir. Bir insanın İngilizce’yi ya da öğrenmekte olduğu diğer bir dili konuşamamasının değişik sebepleri vardır. Gramer bilmemek, yabancı dili konuşmamak için bir sebep değildir. İnsan gramer bilmeden de kelimelerle, çat pat derdini anlatabilir. Fakat ileri düzeyde konuşamayışınızın sebebi sağlam bir gramer bilgisine sahip bulunmayışınız olabilir.
Sizi, öğrendiğiniz dili konuşmaktan alıkoyan sebeplere bir göz atalım:
İngilizce biriktirin-Depoyu doldurun
Konuşamayışınızın sebebi, yabancı dilde yeterince metin/ kitap okumadığınız, kaset dinlemediğiniz için ya da film seyretmediğiniz için olabilir. Bunları yapmayan birinde dil, havuzu taşacak kadar dolmaz. Öğrenciler genellikle öğrendikleri her şeyi hemen kullanmak isterler. Yabancı bir dili öğrenirken, çok öğrenir ama az üretirsiniz. Bu kaçınılmazdır. Yani ürettikleriniz her zaman depodakinin bir kısmıdır. Dolayısıyla depoyu ne kadar doldurursanız o kadar sızar. Bu durumda hemen kitaplığa koşun ve öğrendiğiniz dilde kitaplar okuyun. Hikâyeler dinlemeye başlayın. Evinize DVD çalar alın ya da bilgisayarınıza DVD sürücüsü taktırın. Ve elbette film seyretmeye başlayın.
İngilizce konuşmaya başlayın
Yukarda saydığım şeyleri uyguluyor ve yine de İngilizce konuşamıyorsanız, yeterince pratik yapmıyorsunuzdur. Hemen yabancılarla konuşmaya başlayın. Ama onların yanına İngilizce konuşmaya gitmeyin, bir konuda bilgi almak, yabancı bir yemek tarifi öğrenmek, onlara yardımcı olmak vs. gibi amaçlarla gidin. Dil araçtır, amaç değil. Bir dersaneye gidiyorsanız, sınıfta söz alın. Önceleri size “korkunç” gelen bu etkinlik, sonraları o kadar da “korkunç” olmayacaktır. Burada esas şudur: İngilizce konuşmak için değil, iletişim kurmak için çalışın. Bu sırada İngilizce konuşursunuz.
Yukarda saydığım şeyleri uyguluyor ve yine de İngilizce konuşamıyorsanız, yeterince pratik yapmıyorsunuzdur. Hemen yabancılarla konuşmaya başlayın. Ama onların yanına İngilizce konuşmaya gitmeyin, bir konuda bilgi almak, yabancı bir yemek tarifi öğrenmek, onlara yardımcı olmak vs. gibi amaçlarla gidin. Dil araçtır, amaç değil. Bir dersaneye gidiyorsanız, sınıfta söz alın. Önceleri size “korkunç” gelen bu etkinlik, sonraları o kadar da “korkunç” olmayacaktır. Burada esas şudur: İngilizce konuşmak için değil, iletişim kurmak için çalışın. Bu sırada İngilizce konuşursunuz.
Mükemmelci olmayın
Yanlış yapmaktan korktuğunuz için pratik yapmaya çekiniyor olabilirsiniz. Mükemmelci öğrencilerin düştüğü tuzak budur. Yetişkin bir çocuk doğurmak isteyen bir anneye benzerler. Hâlbuki anneler bebeği doğurur, sonra bebeği büyütürler. Hemen pratik yapmaya başlayın, ama bir yandan da öğrendiğiniz dilde okuyun ve dinleyin. Yoksa yanlışlarınız kemikleşir. Kalabalıkta konuşmak istemiyorsanız, özel ders alın.
Sosyal olmaya çalışın
Mahcup bir insan olmamız da konuşmamızı engeller. İnsanlardan çekiniyor olabiliriz. Kendi ana dilimizde de çok sık iletişim kurmuyor olabiliriz. Bu da, yabancı dilimize yansır. Hemen bir yakın arkadaşınızı ya da arkadaşlarınızı yanınıza alıp yabancılarla konuşmaya başlayın.
Anadilinizi geliştirin
Anadilinizde olmanız gerektiği kadar iyi değilsinizdir. Dolayısıyla “deplasmanda” da iyi oynayamazsınız. Ana dilinizi de güçlendirin. Kendi dilinizde yazılmış seçkin kitaplar okuyun. Klasik romanları ya da çağdaş yazarlardan dili ustalıkla kullananları listenize alın.
Genel kültürünüzü geliştirin ve meraklı olun
Belki de insanlarla paylaşacak ortak konular bulamıyorsunuzdur. Söylemek istediğim şey, her konuda durmadan konuşmak değil, muhatabınızın ilgi alanlarına göre mantıklı ve ilgili sorular sorabilmektir. Sorular sormak veya anlatılanları anlayabilmek için her konuda uzman olmak gerekmese de, genel kültürün geniş olması gerekir. Bunun için de televizyondaki yarışma programlarına katılabilecek şekilde gerekli-gereksiz her şeyi bilmeniz gerekmiyor! Kendinizi birazcık hayata ve kitaplara açmak yeterli olur.
Şimdi yapmanız gereken, yukarıdaki olası sebeplere bir bakıp durum değerlendirmesi yapmak ve hemen harekete geçmektir.
----------------------------------------------
Bu yazıma eşlik eden Şarkı: “One of These Mornings” Moby
Kitap önerim: “Dilin Gücü” Nermi Uygur
Film önerim: Bangkok Dangerous (1988)
-----------------
-----------------
-------------------------
Savaş ŞENEL: İngilizce Öğretmeni, İletişim Danışmanı, Okunaklı-Anlaşılır Yazarlık Koçu
savassenel@gmail.com, savassenel@yahoo.com
Yüz yüze ve Online (Skype , Google Drive) verdiği dersler Eğitimler
Yurtdışı Eğitim Danışmanlığı Hizmetleri
savassenel@gmail.com, savassenel@yahoo.com
Yüz yüze ve Online (Skype , Google Drive) verdiği dersler Eğitimler
Yurtdışı Eğitim Danışmanlığı Hizmetleri
SAVAŞ ŞENEL KİTAPLARI
AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI
Kitabın Tanıtım Videosu
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com
(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)
AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI
Kitabın Tanıtım Videosu
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com
(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)
ÇAY SAATİ İÇİN HAFİF YAZILAR
No comments:
Post a Comment