Thursday, October 20, 2005

YABANCI BİR DİL ÖĞRENMEYE BAŞLAMAK, YENİ BİR İNSANLA TANIŞMAK GİBİDİR (4)





Yabancı bir dili öğrenmeye başlayan insanların yaşadığı bir şaşkınlık vardır. Bu duygu, biraz da yabancı bir ülkeye giden insanların yaşadığı şaşkınlığa benzer. Her şey, hem bir yanıyla tanıdıktır hem de bir kaç yanıyla yabancıdır. Yeni bir dili öğrenirken, bu duruma hazırlıklı olmalıdır. Bir çok sosyal, tarihsel veya kültürel sebepten dolayı, bizim anadilimizden farklı bir şekilde gelişmiş ve büyümüş bir dille karşı karşıya kalırız. Öğrenmeye başladığımız yeni dilin özellikle yapısal farklılıkları bizi şaşırtır. Bu yeni dilde bir çok şey bize çok da mantıklı gelmez. Aslında, kendi dilimiz de tamamen mantık üzerine inşa edilmiş değildir. Diller matematik gibi değildir. Matematik ilkeleri, etrafımızda saklıdır; biz onları icat etmeyiz; ancak onları keşfeder ve kullanırız. Diller ise insanın eğip-bükebildiği, mantıklı veya keyfî eklemeler yapabildiği organik yapılardır. Yani anadilimizde salt mantık değildir, ama anadilimiz edinmiş ve ona alışmışızdır; dolayısıyla onu sorgulamayız.

İnsan bilmediği şeyleri, bildiği şeylere kıyaslayarak öğrenme eğilimindedir. Dolayısıyla Yabancı bir dili öğrenirken de, kıyaslama yapmak isteriz ve bilmediğimiz bir dili bildiğimiz bir dile benzeterek öğrenmeye çalışırız. Bu, zihnimizin bir alışkanlığıdır ve bu alışkanlık genellikle de yararlıdır da. Ama yabancı bir dili öğrenirken, bu yöntem sıklıkla başarısız kalır. Bu konuda dikkatli olmakta ve öğrenmekte olduğumuz dili olduğu gibi kabul etmekte ve onu olduğu gibi sevmekte yarar vardır. Çünkü yeni edindiğimiz bir arkadaşımızdan, eski arkadaşlarımızda gördüğümüz şeyleri beklemek hayal kırıklığı meydana getirebilir.

Kendi ana dilimizin bize son derece mantıklı gelmesi yanıltıcı bir duygudur. Yabancı birisine Türkçe öğretmeyi hiç denediniz mi? Evet, Türkçemiz bir çok dile göre daha kolay öğrenilen, akıcı ve güzel bir dildir. Batı dillerine göre daha anlaşılır bir yapıya sahip görünmektedir. Fakat yine de her şeyini mantıkla açıklayamayız. Türkçemizi öğrenmek isteyen bir yabancıya açıklayamayacağınız ve olduğu gibi kabul etmesini isteyeceğiniz çok şey olacaktır.

Bu garip midir? Elbette hayır. Çünkü daha önce de belirttiğim gibi, dil öğrenimi matematik öğrenimine benzemiyor ve biz aslında, duygulardan, tarihten, kültürden süzülen bir nehri kavramaya çalışıyoruz. Dillerin güzelliği, kendilerine has olmalarından, duygusal olmalarından ve mantıkla tamamıyle örtüşmemelerinden kaynaklanıyor. Genel bir mantık çerçevesine sahip olmalarıyla birlikte bizim bütün mantıksal veya duygusal beklentilerimize cevap vermek zorunda değiller. Bu da bize her zaman şaşkınlık ve bununla gelen bir yenilenmeyi sunmaktadır.

Bu açıdan, “Neden İngilizce’nin sözdizimi Türkçe’nin söz dizimine benzemiyor?” ya da “Fransızca’da neden artikeller var?” gibi sorular sormak sadece öğrenme amaçlı olabilir. Sitem amacı taşıyorsa, sizi bir yere götürmeyecektir.

Öğrenmeye başladığınız yeni dili olduğu gibi kabul edin derim. Dil felsefesi yapmak istiyorsanız, bunu ders saatleri dışında yapmanızı öneririm. “Ben bu dili öğrenmek mi istiyorum yoksa onu değiştirmek mi istiyorum?” sorusuna verilecek net bir cevabınız olmalıdır. Değiştirmek, biraz zor olabilir. En iyisi öğrenmekte olduğunuz yabancı dili sevecenlikle kucaklayın, olduğu gibi kabul edin, anlamaya, öğrenmeye ve en önemlisi edinmeye çalışın.
-----------------
-------------------------

SAVAŞ ŞENEL KİTAPLARI

AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI

Kitabın Tanıtım Videosu
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com



(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

ÇAY SAATİ İÇİN HAFİF YAZILAR


(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)





(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

-------------------

No comments:

Post a Comment